SERGİ

Herkesin Diktatörlüğü

SERGİ
Herkesin Diktatörlüğü

Caner Turan

Caner Turan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü’nden “Çağdaş Sanatta İlişkisel Estetik Bağlamında Travmalarla Yüzleşme Temsilleri” adlı teziyle mezun oldu. Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde yüksek lisans lisansını tamamladı. Şu anda İstanbul Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi Bölümü’nde TÜBİTAK bursiyeri olarak doktora eğitimini sürdürmektedir. 

Danimarka, Hindistan, Portekiz, Bosna Hersek, Slovenya, Letonya, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti gibi ülkelerde çeşitli seminerlere ve yaz okullarına katıldı. 2022-2023 döneminde Açık Diyalog İstanbul ve Akbank Sanat iş birliğiyle düzenlenen “Çağdaş Sanat ve Küratörlük” eğitim programını “Onların Diktatörlüğü” (The Dictatorship of the They) adlı sergi projesiyle tamamladı. 2022 yılında Narmanlı Sanat ve Japonya Konsolosluğu tarafından ortaklaşa düzenlenen ve açık çağrı yoluyla başvuruları alınan Yazıhane 2022 Sanat Yazarlığı projesine kabul edilen 6 yazardan bir tanesi oldu. Bazı hakemli dergilerde sanat tarihi alanında makaleleri, bazı platformlarda ise sanat yazıları yayımlandı. Yazınsal alandaki üretimlerini bir yandan da öyküler yazarak sürdürmektedir. Öyküleri çeşitli dergi, fanzin ve seçkilerde yer aldı. 2021 yılında Edebiyatist Yayınevi bünyesinde çıkan Akordiyoncu adlı öykü kitabının yazarıdır.

Herkesin Diktatörlüğü

Bu sergi, bireyleri herkesleştiren ve kırılganlaştıran tahakküm mekanizmalarına karşı direniş göstermenin olanaklarını sorgulamaya davet ediyor.

“Bizler tek oluşumuzla kaygıya sürüklenen sosyal yaratıklarız. Toplum bu kaygımızın üzerine eğilebilmemiz için aynılık üzerinden sahte ve kolay yollar sunuyor. Bizi aynı ürünleri tüketmeye, aynı işlerde çalışmaya, aynı hedefleri benimsemeye ve kendimizi uyum sağlamaya ve farklılığın önemsiz nüanslarıyla tanımlamaya davet ediyor.” (Fromm, Sevmek Sanatı, 1985, Önsöz)

Modern ve globalleşen dünyada otorite ve otorite araçları insan bedenini ve insan ruhunu hegemonya altına almaktadır. Özgürlüğün yok sayılması pahasına güvenlik politikalarıyla, mobese kameralarla, dijital kodlamalarla, bankacılık sistemleriyle, kimlik numaralarıyla, adres kayıt sistemleriyle, coğrafi bilgi sistemleriyle, sınırlarla, biyopolitik ve ekonomik yaklaşımlarla, her şeyin birer istatistiğe ve numerik değerlere dönüştürüldüğü süper-modern stratejilerle hem reel hem de sanal yaşam tahakküm altında kalmaktadır. Süper-modern dünyanın araçları bireyleri birbirinden ayrıştırıp atomlaştırmakta ve ölüm, anlamsızlık gibi yaşamsal kaygılardan bir tanesi olan yalnızlık kaygısına doğru sürüklemekte, sonra da atomlaştırılan bireyleri yeniden alışkanlıklar, teknolojik ve ideolojik aygıtlar, modalar, trendler vb. yollarla birleştirerek onların rahatlamasını sağlamaktadır. Bu durum tahakkümün ve hegemonyanın yeniden üretilmesine neden olmaktadır. Heidegger’in “herkes” (the they) kavramından hareketle hegemonyanın bizleri bir anlamda hiçleştirdiği ve tüm bu alışkanlıklarla, rutinlerle ve yinelemelerle kurulan gündelik yaşam içinde farklılıklardan ve yeniliklerden muaf bir biçimde yaşamımızı sürdürmemize neden olduğu söylenebilir. Böyle bir çerçeve içinde kamusal ve anonim bir varlık olarak otantik olmaktan ve kendi tekilliğimizden uzaklaşırız. Kendimiz olduğumuzu hissettiğimiz sahici anları nadiren yaşarız. Tahakküm araçlarının oluşturduğu mekânlar, eylemler, ilişkiler ve numerik değerler ağında birey herkestarafından yeri doldurulabilir bir statüye indirgenir ve biricikliğinden uzaklaşır. Heidegger’in herkesin diktatörlüğü olarak adlandırdığı (Varlık ve Zaman, s. 189) böyle bir dünyada süper-modernite tüm araçlarıyla kendiliğimizi ve sahiciliğimizi baskı altına alır. Herkesin diktatörlüğünde sıradanlığın, kanıksanmışlığın ve alışıldık olanın hâkimiyeti mevcut hale gelir. Kendi kabuğuna çekilen bireylerin özgünlük ve özgürlük yanılsaması yaşadığı yerde kamusallık ve vasatlık (mediocre) duygulara, düşüncelere, hislere, tercihlere, kararlara ve eylemlere siner. Baskı altında kalan birey aşırı-bireyleşerek kendini daha çok korumaya alırken daha çok çok tekilleşir ve daha çok kırılganlaşır. Bu kırılganlaşmayla birlikte ortaya çıkan yalnızlık kaygıları onu herkesin diktatörlüğü altında yaşamaya gönüllü bir şey haline getirir.

Hegemonya, yalnızlık kaygısı, kırılganlaşma ve yeniden hegemonya döngüsü içerisinde otantikliğini yitiren birey Sisifos gibi bu anlamsız döngü içerisindeki sıkışmanın kendisini bir başkaldırı ve zaferin müjdeleyicisi olarak mı algılamalı, yoksa bu şeytani döngüyü içeriden yıkacak araçları ortaya çıkarıp başka bir kurtuluş yolu mu aramalıdır? Böyle bir durumda kişi kendisini nerede ve nasıl konumlandırmalıdır? Burada sanatın rolü ne olabilir? 

Sanatçılar & Eserler

Murat Germen

Panoptikona Zoomla, 2021

Tek kanallı HD video

5’38’’

Ali Kazma

Kasa, 2015

Tek kanallı HD video

3’0’’

Ali Kazma

Memur, 2011

Tek kanallı HD video

3’30’’

Halil Altındere

Mobese, 2011

Altın kaplama heykel

Değişken boyutlarda

Halil Altındere

Wonderland, 2013

Tek kanallı HD video

8’24’’

Ahmet Öğüt

The Swinging Doors, 2009-2018

Plastik orijinal polis kalkanı

90 x 52,5 cm (her biri)

Ahmet Öğüt

Ground Control, 2007-2008

Asfalt 

Değişken boyutlarda

Burak Delier

Kriz ve Kontrol, 2013

Tek kanallı HD video

14’9’’

Burak Delier

Song of the Possessed, 2014

Tek kanallı HD video

14’47’’

Erdem Taşdelen

You You You, 2013

Ses enstelasyonu, webcam ile hareket dedektörü, spot ışığı, hoparlör

6’51’’

Ai Weiwei

Gözetleme Kamerası, 2010

Mermer heykel

39,2 x 39,8 x 19 cm

Erich Pick

Cadres Foucaultiens, 2011

Ahşap çerçeve, offset baskı

49 × 125 cm

Bizi Takip Edin
TR EN
Etkinlikleri etiketlere göre filtreleyin
15 EYL PZT
1

19:00

Öğrenme Programı Malzeme: Bitkiler

Çevirimiçi Platform – Zoom

16 EYL SAL
1

19:00

Öğrenme Programı Malzeme: Bitkiler

Çevirimiçi Platform – Zoom

17 EYL ÇAR
1

19:00

Öğrenme Programı Malzeme: Bitkiler

Çevirimiçi Platform – Zoom

18 EYL PER
1

19:00

Öğrenme Programı Malzeme: Bitkiler

Çevirimiçi Platform – Zoom

19 EYL CUM
-
20 EYL CMT
-
21 EYL PAZ
-
22 EYL PZT
-
23 EYL SAL
-
24 EYL ÇAR
-
25 EYL PER
-
26 EYL CUM
-
27 EYL CMT
2

19:00

Konser Nilüfer Verdi Trio “Playing Tunes for Peace”

Yeldeğirmeni Sanat Merkezi

20:45

Konser İlhan Erşahin’s İstanbul Sessions

Müze Gazhane

28 EYL PAZ
3

11:00

Konser Maya Perest

Sakıp Sabancı Müzesi

15:00

Konser Kind of Six

Yeldeğirmeni Sanat Merkezi

19:00

Konser Raül Refree Presents “El Espacio Entre”

Yeldeğirmeni Sanat Merkezi

29 EYL PZT
-
30 EYL SAL
3

18:00

Konser Ahmet Ali Arslan “Manastır”

All Saints Moda Kilisesi

18:30

Söyleşi Beni Bu Şarkılar Mahvetti: 35. Akbank Caz Festivali Özel

Bant Mag. Havuz / Bina

21:00

Konser Sista Sound presents: Özge Ürer, Deniz Taşar, Kamucan Yalçın & Ana Flávia

Bant Mag. Havuz / Bina

01 EKİ ÇAR
4

19:30

Konser Joel Lyssarides & Georgios Prokopiou

Arter

21:30

Konser Caz Kulüpleri Gecesi: Berkay Sümbül Quintet

Bova

21:30

Konser Caz Kulüpleri Gecesi: Yeşim Pekiner Quintet “Reflections on a Jade”

Nardis Jazz Club

21:30

Konser Caz Kulüpleri Gecesi: Batu Şallıel and İstanbul Swing Cats

Pera 77

02 EKİ PER
2

20:30

Konser Chief Adjuah

Zorlu PSM, Turkcell Platinum Sahnesi

22:00

Konser Niechęć "Distaste"

Frankhan

03 EKİ CUM
2

20:30

Konser Jazz Meets Rap

Alan Kadıköy

21:00

Konser All Night Jazz: Jitwam (DJ Set), Chez Damier (DJ Set), Grup Ses (DJ Set)

Frankhan

04 EKİ CMT
5

11:00

Çocuk Atölyesi Çılgın Çocuk Orkestrası (9-12 Yaş)

Akatlar Kültür Merkezi

13:00

Söyleşi Caz Ağı Paneli: Türk Medyası Caz Ritmini Yakalayabiliyor mu?

Salon İKSV

13:00

Atölye Üretim Kaydı ile Müzik Yolculuğunun Kaydını Tutmak Atölyesi

Zuhal Müzik Kanyon

20:00

Konser Ali Perret “Octopus Band”

Akatlar Kültür Merkezi

21:30

Konser Enji

Salon İKSV

05 EKİ PAZ
3

11:00

Çocuk Atölyesi Çılgın Çocuk Orkestrası (6-9 Yaş)

Bağlarbaşı Kültür Merkezi

15:00

Söyleşi Caz Tarihinin Dönüm Noktaları

Bağlarbaşı Kültür Merkezi

19:30

Konser Önder Focan & Yavuz Darıdere "Legendary Hammond Trio" ve Konukları

Bağlarbaşı Kültür Merkezi

Etkinliği takviminize ekleyin

E-Bülten'e üye olun