13.09.2024
Yazı: Eylül Ege - İllüstrasyon: Naz Tansel
Sımsıcak bir bariton: Kurt Elling
Usta bir virtüözik hassasiyet ve incelikle kullandığı dört oktavlık ses aralığı, yaratıcı doğaçlamaları ve güçlü hikâye anlatıcılığıyla güncel caz sahnesinin en nadide vokallerinden biri, The Guardian’ın deyimiyle “süper güçlere sahip bir tür Sinatra” olarak anılan Kurt Elling, 34. Akbank Caz Festivali kapsamında, 7 Ekim’de Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda olacak. Öncesinde sanatçının bugüne dek yapmış olduğu çalışmalara ve yaşamına dair bir kapı aralayalım.
1970’lerde Rockford’da büyüyen Kurt Elling, müziğin içine doğmuş sanatçılardan biri.. Çocukluğu, Luteryen kilisesinde kapellmeister olarak çalışan babasının izinde, korolarda şarkı söyleyerek; piyano, keman, korno, davul gibi farklı ses renklerine ve çalma pratiklerine sahip olan çeşitli enstrümanları çalarak geçiyor. Elling için bu klasik müzik tecrübesi, Bach motetlerinden öğrendiği kontrpuantik öğeler ve çokseslilik kavramı ile birleştiğinde; sanatçı için gelecekte yaratacağı özgün vokal üslubuna tat / verecek olan o ilk müzikal tohumların yeşermesini sağlıyor.
Ortaokuldayken televizyonda izlediği Woody Herman Orkestrası eşlikli Tony Bennett performanslarıyla küçüklük hayali olan sahnede şarkı söylemenin tohumları atılıyor. Cazla iyice sıkı fıkı olması ise Minnesota’daki Gustavus Adolphus Koleji’nde tarih ve din okuduğu öğrencilik yıllarına rastlıyor. Burada katıldığı 70 kişiden oluşan acapella korosuyla Avrupa’yı geziyor ve bu özel konserlerde sıklıkla Dave Brubeck, Dexter Gordon, Herbie Hancock ve Ella Fitzgerald gibi caz ikonlarını dinliyor.
Üniversiteden sonra Chicago’ya dönüp barmenlik yapmaya, ardından özel gecelerde ve Green Mill Jazz Club gibi kulüplerde haftalık konserler vermeye başlıyor; scat becerisiyle kısa sürede parlıyor Kurt Elling; bir yandan da Chicago Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde din felsefesi alanında yüksek lisansa başlıyor ancak belirli bir zaman sonra bu döngüyü aksatan bir terslik olduğunu anlıyor. O dönemki hislerini kendisinden dinleyelim: “Gündüzleri Kant ve Schleiermacher okuyordum, onları kavramaya çalışıyordum; geceleri ise kulüplerde oturuyordum ve tabii ki ikisini birden yaparak efektif olamazsınız.” Bu hislerin ışığında Elling için; gündüz vakti yapılan kavramsal arayışlar, yerini gecelerin ilham dolu çağrışımlarına bırakıyor.
Jack Kerouac dizeleri, Chet Baker minimalizmiyle devinerek yaşadığı gençlik yıllarında, 1995’te kaydettiği bir demo, Kurt Elling’in Blue Note etiketli ilk albümü Close Your Eyes’a ve devamında Grammy adaylığına dönüşüyor. Elling’in birbirinden eşsiz ve değerli çalışmalarının yer aldığı diskografisinin incilerinden biri de tüm zamanların en iyi caz vokal albümlerinden biri olarak kabul edilen 1963 çıkışlı John Coltrane & Johnny Hartman’a bir saygı, övgü olarak üretilen Dedicated to You: Kurt Elling Sings the Music of Coltrane and Hartman koleksiyonu. Bu koleksiyon, 2009 yılında Kurt Elling ve piyanist Laurence Hobgood tarafından New York’taki Lincoln Center for the Performing Arts’ın Allen Odası’nda, yeniden düzenlenerek ortaya çıkan bir müzikal anlatıyı ifade ediyor.
Elling’in sanatın farklı disiplinleriyle de arası oldukça iyi olmuştur. Öyle ki Chicagolu Steppenwolf Tiyatrosu’yla ortaklaşarak çok disiplinli performanslar hazırlıyor. 2019’da ise şarkı yazarı ve prodüktör Phil Galdstone’la birlikte tasarladığı, orkestrasyonunu ise Guy Barker’ın üstlendiği noir caz müzikali The Big Blind’ın prömiyeri yapılıyor.
Elling’deki sonsuz dinamizmin kaynağı; John Coltrane, Keith Jarrett, Pat Metheny, Jaco Pastorius, Wayne Shorter ve Joe Zawinul gibi caz devlerinin eşsiz bestelerine yazdığı sözlerle devamlı olarak yeni vokal materyali üretebilmesinde saklı. Şair Robert Pinsky, bu marifeti şöyle ifade ediyor: “Kurt Elling'in sanatında cazın sesi, şiir ve müzik arasındaki kadim, tatlı ve güçlü bağa yeni bir manevi varlık kazandırıyor.”